İkra Halı sizler için üretmekte olduğu tüm halı modelleri ile siz müşterilerinin tamamen yanındadır. %100 müşteri memnuniyeti garantisi ve kaliteli ürün ayrıca sizler için ürettiği bir çok deseni ile siz değerli müşterilerinin daima hizmetinde olan i,kra halı daima en sağlıklı ve en kaliteli ürünleri sağlamaktadır. Müşterileri için daima en sağlıklı ürünlerle birlikte sizler için daima en kalitesini üretmektedir.
ISO9001-2000 kalite standartlarında üretilmekte olan halıların tamamı farklı model ve farklı ürün yelpazesinde sizlere sunulmaktadır. Tamamen YÜN CAMİ HALISI ve AKRİLİK CAMİ HALISI üretmek için sağlıklı bir şekilde sizlere sunmak istemesinin temel nedeni siz değerli müşterilerinin en kaliteli ve en sağlıklı ürünleri ile birlikte sizlere sağlaması gereken ürün yelpazesidir.
Halı ve Halı Dokuma Sistemleri
14 Ocak 2012 Cumartesi
9 Kasım 2011 Çarşamba
HALI HAKKINDA GENEL BİLGİLER
İki veya daha çok iplik grubunun; çeşitli şekillerde, birbiri arasından, altından, üstünden geçirilerek meydana getirilen ürüne dokuma denilir (Deniz 2000: 57). Bugün Anadolu'da düz dokuma yaygıları ve halı olmak üzere iki tür dokuma tekniği uygulanmaktadır.
Anadolu'da düz dokuma yaygıları ve halı dokumak bir gelenektir. Bunlar; çeyiz hazırlamak, çadır ve evde yer sergisi (yaygı), örtü, perde veya yük (yatak-yorgan) önünü kapatmak ve süs eşyası olarak kullanmak amacıyla dokunur (Deniz 2000: 58).
Düz dokuma yaygılarının kilim, cicim, zili ve sumak olmak üzere çeşitleri vardır. "Kilim", çözgülerinin renkli desen ipliği ile örtüldüğü, tersi ile düzü bir olan düz dokuma yaygısıdır (Görgünay 1995: 16). Atkı ipliklerinin çözgü iplikleri arasından bir alttan ve bir üstten geçirilmesi, sıkıştırılması ile çözgü ipliklerinin gizlenmesiyle oluşan atkı yüzlü dokumalardır.
Atkı yüzlü dokumalarda deseni meydana getiren, atkı dışında renkli desen ipleri de kullanılmaktadır. Bu ipler dikey ya da yatay yönde ilerletilerek yüzeyde kabarık motifler meydana getirir. Renkli desen iplerinden her birinin uçları
serbest bırakılır. Bu nedenle dokumanın düzgün tarafında dağınık ve karmaşık ipler görünür. Bu şekilde çözgü ve atkı iplikleri arasına renkli desen iplikleri atılarak sıkıştırılmak suretiyle meydana getirilen dokuma türüne "cicim" denilir.
Bazen de desen ipleri çözgülerin arasından, yatay yönde, bir, iki, üç veya daha fazla çözgü üzerinden atlatılarak geçirilir ve uçları, cicimdeki gibi, serbest bırakılır. Bunlara da "sili veya zili" ismi verilir. Bir kısım dok umalarda ise desen iplerinin sayısı artırılıp, çözgülerin üzerinden ters ve düz yönden sarılarak ilerletilir. Bu tür örneklere de "sumak" denilir (Deniz 2000: 57).
Düz dokuma yaygıları olan kilim, cicim, zili ve sumak, araştırma konumuz olan halılardan farklı niteliklere sahiptir. En belirgin farklılıkları düz dokuma yaygılarında düğüm kullanılmaması ve havlı (tüylü) yüzeylerinin bulunmamasıdır.
Pamuk, yün ve ipek ipliklerin halının boyuna, yan yana dizilmesiyle meydana gelen çözgü iskeletinin her çift teline, yün, floş ve ipek ipliğinden ilme bağlanıp üzerine atkı atılıp sıkıştırılarak aynı yükseklikte ya da yer yer farklı yüksekliklerde kabartmalı olarak kesilmiş, havlı yüzü olan dokumalara halı denir
(Özel 1989:9).
Halı kelimesinin etimolojik yapısı üzerine farklı görüşler vardır. Radlof'a göre "kalın, çeyiz veya kalınlığı çeyiz" anlamına gelir. Bir kızın ömrü boyunca kalabilecek çeyiz eşyasının başında Türklerin ata sanatı olan halı gelir. Bundan dolayı kelimenin kalıng, kalın, kalı kelimesinden geldiği öne sürülmektedir (Aslanapa, Durul 1973:12). Batı Türkçesi'nde kelimenin başında yer alan "k" sesi birçok lehçede "h" olarak karşımıza çıkar. Kelime doğu, batı, güney ve kuzey Türk lehçelerinde halı ya da kalı şeklinde söylenmekle birlikte kalıça, halıça ve halıca olarak da söylenmektedir (Açıkgöz 1984:160).
Halıcılık, kökeni milattan önceki yüzyıllara değin uzanan "dokumacılık" sanatının bir dalıdır. Günümüze değin yapılan araştırmalar; insanların ilk çağlarda,
ağaçların soyulabilen kabuk ve liflerinden hasır ve sepet örer gibi, yaygı yaptıklarını ortaya koymuştur. Neolitik çağlarda ise, evcilleştirilen koyunların yünlerini bükmek suretiyle elde edilen ipliklerle dokunan örtülerin, halıcılık sanatının temelini oluşturduğu sanılmaktadır. Yünü de sırasıyla keten lifi, pamuk ve ipeğin izlediği bilinmektedir (Görgünay 1972:2).
Halının halı haline gelmesi için birçok aşamadan geçmiş olduğuna şüphe yoktur. İnsanoğlu halıyı yüzyıllar geçtikten sonra dokumaya başlamıştır. Her sanat dalı gibi halı da olgunlaşma devri geçirmiştir. Orta Asya'nın otlaklarında bol bol yetişen koyunların bu yolda büyük etkileri olmuştur. İlkbaharda yünleri kırpılmayan koyunların, yaş olmayan yerlerde yatınca yünlerinin birbirine geçerek kalıp haline geldiği görülür. Bunu gören çobanlar yünü ıslatarak dürmeye, sıkıştırmaya başlamışlar ve böylelikle keçe elde etmişlerdir. Yünü boyayarak renkli keçeler dahi yapmışlardır. Keçeden sonra çul dokunmaya başlanmıştır. Kilim, cicim, zili, sumak gibi dokumalar hep aynı cinstendir. Ararlarındaki farklar; renk, dokunuş, incelik, kabalık, genişlik, uzunluk gibi yönlerdendir. Yere sermek ve çadıra perde yapmak için kullanılan bu gibi eşyalar aynı zamanda örtü için de kullanılmıştır. Zamanla ince olan kilimin ve zilinin dokumaları arasına birkaç ip parçaları bağlayarak seyrek ve kaba tüylü "hopan" adı verilen bir örtü elde edilmiştir. Hopan, halının habercisi olmuştur. Zaman içerisinde de dikey gelen erişlere, daha sık olarak ip parçalarının düğümlenmesiyle halı ortaya çıkmıştır. Dışarıya doğru taşan bazı düğümlerin uçları kesilerek bütün düğümlerin bir sıraya getirilmesi ile de halıya düzgünlük ve güzellik getirilmiştir (Atalay 1967:13-14).
7 Kasım 2011 Pazartesi
BÜNYAN İLÇESİNİN TARİHİ, COĞRAFİ VE EKONOMİK ÖZELLİKLERİ
İç Anadolu Bölgesi'nde Kayseri İli'ne bağlı bir ilçe olan Bünyan, doğuda Pınarbaşı, güneyde Tomarza ve Talas, batıda Kocasinan ve Melikgazi, kuzeyde Sarıoğlan, Akkışla ilçeleri ile çevrilidir. Erciyes Dağı'nın 40 km. kuzeydoğusunda, Korkmaz Dağı'nın kuzey yamaçlarında kurulmuş olan ilçenin toprakları engebeli bir arazi yapısına sahiptir. İlçe toprakları Orta Toroslar'ın bir uzantısı ile bunun iki yanındaki çöküntü alanlarından oluşmaktadır. İlçenin orta kesimini, güneybatı-kuzeydoğu uzantısında Korkmaz ve Hınzır Dağları ikiye ayırmaktadır. Bu dağların Beştepeler ve Lalelibeli geçitleri ile ulaşım yönünden önemli iki geçidi bulunmaktadır.
İlçe topraklarının kuzey, batı ve güneydeki çöküntü alanları daha çok plato görünümündedir. İlçede ovalar oldukça az bir alanı kaplamaktadır. İlçe topraklarını Sarımsaklı, Kahveci Suyu, Elbaşı Suyu, Samagir Suyu, Girveli Suyu sulamaktadır. Sarımsaklı Suyu üzerinde Bünyan Hidroelektrik Santrali 1929 yılında işletmeye açılmış, 1968'de de Sarımsaklı Barajı yapılmıştır.
Kayseri'ye 45 km. uzaklıktaki ilçenin yüzölçümü 1.856 km2 olup, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı Sonuçlarına göre toplam nüfusu 39.215'dir.
Bünyan bitki örtüsü bakımından zayıf olup, yörede ormanlık ve koruluk alan bulunmamaktadır. Dağlarda kendiliğinden yetişen bodur çalılıklara ve keven bitkisine rastlanmaktadır. Son yıllarda ilçe merkezinde ve köylerde bulunan su boylarında kavak ve söğüt ağaçları dikilmeye başlanmıştır.
İlçede karasal iklim hüküm sürer. Yazları sıcak ve kurak kışları soğuk ve kar yağışlı geçer. Gece ile gündüz arasındaki ısı fark çok fazladır. Kışları kuzeyden poyraz, yazları doğudan karayel, güneyden lodos en çok esen rüzgârlardır. İlçe merkezinde daha çok doğudan batıya "Boğaz Yeli" denen soğuk rüzgâr esmektedir.
Bünyan'ın yakınlarındaki Kayabaşı Mağarasında bulunan kabartmalar MÖ. 2000 yıllarında Hititlerin buraya yerleştiğini göstermektedir. Yörede Asurlular, Persler, Kapadokya Krallığı, Roma ve Bizanslılar egemen olmuşlar, Malazgirt Savaşı'ndan (1071) sonra Anadolu Selçuklularının egemenliğine girmiştir. Daha sonra Danişmentliler, Kadı Burhanettin Ahmet, Eretna Devleti, Karamanoğulları ve Dulkadiroğulları Kayseri ile birlikte buraya da hâkim olmuşlardır. Yavuz Sultan Selim'in 1515'te, İran seferi dönüşünde Kayseri ile birlikte burası da Osmanlı topraklarına katılmıştır.
XIX. yüzyıl sonlarında Bünyan-ı Hamit ismini alan bu yerleşim, Elbaşı nahiyesinin merkezi iken 1890'larda kaza merkezi yapılmıştır. 1908 yılında Meşrutiyetin ilanı ile Abdülhamit tahtan indirilince ilçenin isminden Hamit kelimesi kaldırılmış; ismi, Bünyan olarak kalmıştır. İlçe olmadan önce Sivas ilinin Pınarbaşı (Aziziye) ilçesine bağlı iken, 1908 yılında ilçe olmuş, 1912 yılında da Kayseri iline bağlanmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Kayseri İli'ne bağlı ilçe konumunu sürdürmüştür.
İlçe ekonomisi tarım, hayvancılık, dokuma ve halıcılığa dayalıdır. Yetiştirilen bitkisel ürünler; buğday, arpa, çavdar, patates, şeker pancarı ve baklagillerdir. Az miktarda da sebze yetiştirilmektedir. Hayvancılıkta sığır ve koyun besiciliği yapılmakta olup, merinos koyunu yetiştirilmektedir. İlçede montofon ineği yapay
tohumlama istasyonu kurulmuştur.
İlçe merkezinde küçük ticaret alanı dışında Bünsa, Bünteks, Bünyan Gıda gibi küçük sanayi kuruluşları bulunmaktadır. İlçedeki döküm fabrikasında makine parçaları üretilmektedir. İlçenin temel geçim kaynağı el tezgâhlarında yapılan halılardır. İlçe nüfusunun %70'i halıcılıkla uğraşmaktadır. Kentte 1926'da halı ipliği fabrikası kurulmuştur. Günümüzde kumaş ve battaniye üretmektedir.
İlçe topraklarında Girinci ve Topsöğüt köylerinde demir, Mudarasın, Pireahmet, Bürüngüz ve Karakaya köylerinde linyit yatakları bulunmaktadır.
5 Kasım 2011 Cumartesi
Akrilik Halı Uzun Süreli Statik Yüklemeden Sonra Kalınlık Azalması
Halıların kullanım esnasında oluşabilecek uzun süreli statik etkilerden sonra mesela koltuk ayağının halıda meydana getirebileceği ezilme gibi halı numunelerinin kalınlık kayıplarının nasıl davranış göstereceğinin daha önceden belirlemek amacıyla yapılan uzun süreli statik yük altında kalınlık kayıpları deneyinin ANOVA sonuçları Çizelge 4.10.'de olduğu gibi bulunmuştur.
Çizelge 4.10. 156 kPa statik yük altında uzun süreli kalınlık kaybı deneyinin ANOVA sonuçları
Parametreler | Akrilik Halı | Polipropilen Halı | |||
P Değeri | % Katkı payı | P Değeri | % Katkı payı | ||
İlk kalınlık | Hav | <.0001 | 0.957 | <.0001 | 0.969 |
Sıklık | 0.0024 | 0.014 | 0.7516 | 0.00007 | |
Sıklık x Hav | 0.0527 | 0.011 | 0.0007 | 0.020 | |
Hata | | 0.018 | | 0.011 | |
24 saatlik beklemeden sonra oluşan kalınlık | Hav | <.0001 | 0.719 | <.0001 | 0.684 |
Sıklık | 0.0007 | 0.072 | 0.0024 | 0.085 | |
Sıklık x Hav | 0.0002 | 0.145 | 0.0049 | 0.125 | |
Hata | | 0.065 | | 0.106 | |
1 saat dinlendikten sonra | Hav | <.0001 | 0.741 | <.0001 | 0.833 |
Sıklık | 0.0003 | 0.083 | 0.0153 | 0.029 | |
Sıklık x Hav | 0.0008 | 0.112 | 0.0240 | 0.049 | |
Hata | | 0.064 | | 0.059 | |
24 saat dinlendikten sonra | Hav | <.0001 | 0.787 | <.0001 | 0.795 |
Sıklık | 0.0006 | 0.061 | 0.0082 | 0.048 | |
Sıklık x Hav | 0.0007 | 0.098 | 0.0166 | 0.073 | |
Hata | | 0.054 | | 0.085 |
Kısa süreli statik yükte olduğu gibi hem akrilikten dokunan halılar hem de polipropilenden dokunan halıların, basınç uygulanmadan önceki halı kalınlığı, 24 saat basınç uygulandıktan sonraki halı kalınlığı, 1 saat ve 24 saat dinlendikten sonra oluşan halı kalınlıkları için yapılan analizde hav yüksekliğinin istatistik! olarak ilişkili olduğu ve halının kalınlık kaybına en fazla katkısının hav yüksekliğinin olduğu Çizelge 4.10.'de görülmektedir. Kısa süreli statik yüke paralel olarak ilk kalınlıkta sıklık akrilik halılar için önemli olmaz iken polipropilen halılar için önemli bir ilişkiye sahiptir. İlk kalınlık için sıklık ile hav yüksekliğinin ikili ilişkisi akrilik halılar için önemli değil iken polipropilen halılar için önemlidir. Basınç sonrası, 1 saat ve 24 saat dinlenme sonrası için hav yüksekliği, sıklık ve sıklık ile hav yüksekliğinin ikili ilişkisi akrilik ve polipropilen halılar için istatistik! olarak önemli bulunmuştur. Erdoğan (2001) çalışmasında uzun süreli yükleme sonrası oluşan kalınlık kayıpları ile yüzey hav yoğunluğu arasında da istatistik! olarak önemli ilişki olduğunu tespit etmiştir.
3 Kasım 2011 Perşembe
Polipropilen Halı
Şekil 4.11. Polipropilen halının kısa süreli statik yük için % kalınlık kayıpları Polipropilen halı numunelerinin basılma oranlarının çok fazla olduğu Şekil 4.9.'da görülmektedir. En fazla basılma 1600 sıklıkta 9 mm hav yüksekliğindeki polipropilen halı numunesinde % 43.19 oranında kalınlık kaybı ile meydana gelirken en az basılma 2400 sıklıkta 14 mm hav yüksekliğindeki halı numunesinde % 27.33 değerinde olduğu bulunmuştur. İlk 15 dakikalık dinlenme süresinde polipropilen halı numunelerinin yaylanmasının iyi olduğu Şekil 4.9.'da görülmektedir. 1600 sıklıkta olan polipropilen halı numuneleri 2400 sıklıktaki halı numunelerinden daha fazla toparlanmış olduğu şekilden görülmektedir. 30 dakikalık dinlenme sonrasında polipropilen halı numuneleri 15 dakikalık dinlenme zamanına göre daha az oranda geri kalktıkları Şekil 4.11.'de görülmektedir. 60 dakikalık dinlenme sonrası polipropilen halı numunelerinde geri kalkma oranının azalarak devam ettiği tespit edilmiştir. Polipropilen halıların ilk kalınlıkları akrilik halılara göre daha yüksek değerlerde olduğu Şekil 4.8. ve 4.9.'da görülmektedir. Polipropilen halı numunelerinin akrilik halı numunelerinden daha fazla basılmıştır. Dinamik yük altında bulunan kalınlık azalması trendine paralel olarak akrilik halı numunelerinin, polipropilen halı numunelerine göre daha az kalınlık kayıplarının olduğu belirlenmiştir. 9 mm ile 10 mm hav yükseklikleri ve 12.5 mm ile 14 mm hav yüksekliklerine sahip halıların davranışları birbirlerine benzerlik göstermektedir.. Hem akrilik hem de polipropilen halı numunelerinde ilk 15 dakikalık dinlenmede yaylanma özelliklerinin iyi olduğu ve kendilerini hızlı bir şekilde toparladıkları görülmektedir. Polipropilen halı numuneleri akrilik halı numunelerinden daha fazla oranda orijinal yüksekliklerine dönme eğilimi göstermişlerdir. 30 dakikalık ve 60 dakikalık dinlenme sonrasında alınan ölçümlerde geri kalkmanın ilk 15 dakikaya göre daha az miktarda olduğu yani yavaş bir şekilde yaylandığı belirlenmiştir. 30 dakikalık dinlenme sonrasında kalınlık kayıpları akrilik halılar için ilk kalınlıklarının % 1.59 ile % 5.82'lik oranında artma tespit edilirken polipropilen halıları için % 2.36 ile %4.94'lük oranında kalınlık artışı oluşmuştur. 60 dakika dinlenme sonrası akrilik halıları orijinal kalınlıklarına % 80.3 ile % 92.74'lük oranları arasında ulaşırken, polipropilen halıları ise %85.4 ile % 93.23'lük oranlar arasında orijinal kalınlıklarına ulaşmaktadır. Tekin (2002) çalışmasında, kısa süreli statik yükleme sonrası akrilik halının %24, polipropilen halının %7 ve yün halının %3'lük bir kalınlık azalması olduğunu tespit etmiştir ve akrilik halının statik yüke karşı daha isteksiz olduğunu belirtmiştir. Erdoğan (2001), kısa süreli statik yük altında oluşan kalınlık kayıplarını %5.65 ile % 17 arasında olduğunu belirtmiş ve en fazla akrilik halıda basılma olurken en az yün liflerinde kalınlık kaybının oluştuğunu tespit etmiştir. Kırtay (1981), çalışmasında kısa süreli statik yük için akrilik halıların kalınlık kayıplarının polipropilen halı numunelerinden fazla olduğu bildirmiştir. Kırtay, Tekin ve Erdoğan'ın yaptığı çalışmalar ile bu çalışma paralellik göstermektedir ve sonuçları örtüşmektedir. Bu çalışmada diğer çalışmalardan farklı olarak iki sıklık ve dört farklı hav yüksekliği faktörlerinin kısa süreli statik yük altında kalınlık azalmasına olan etkilerine de bakıldığı için kalınlık kaybı değer aralığı olarak ortaya verilmektedir.
1 Kasım 2011 Salı
Akrilik Halı Kayıpları
Akrilikten dokunan halıların ilk halı kalınlıkları 2400 sıklıkta olan liflerin halı kalınlıkları 1600 sıklıkta olan halılardan daha yüksek değerlerde bulunmuştur. Sıklığı fazla olan akrilik halıların kalınlık kayıplarının daha az olduğu Şekil 4.8.'de görülmektedir. En az kalınlık kayıpları 2400 sıklıkta 12.5 mm hav yüksekliğinde olan halı numunesinde %21.37 olurken en fazla kalınlık kaybı 1600 sıklıkta 14 mm hav yüksekliğine sahip halı numunesinde % 41.97 olarak ölçülmüştür.
İlk 15 dakikalık dinlenme sürecinde akrilik halı numunelerinin yaylanma özelliğinin iyi olduğu ve kendilerini hızlı bir şekilde toparladıkları Şekil 4.10.'da görülmektedir. Basılma sonrası kalınlık kaybının fazla olduğu akrilik halı numunelerinin geri kalkışlarının daha fazla olduğu tespit edilmiştir.
30 dakika dinlenme sonrası akrilik halı numunelerinin kendini toparlamasının 15 dakikalık dinlenme sürecine göre daha az oranda oluştuğu Şekil 4.10'da görülmektedir. 15 dakikalık dinlenme sonrası en fazla toparlanma en çok basılan 1600 sıklıkta 14 mm akrilik halının kalınlık kaybı %5.28 oranında artmıştır. Aynı şekilde akrilik halı numunelerin yaylanmalarının 60 dakikalık dinlenme süresinde de az oranda olduğu görülmektedir. En az ezilen % 21.37'lik kalınlık kaybı akrilik 2400 sıklık - 12.5 mm halı numunesi 60 dakika dinlenme sonrası % 7.26'lık bir değere sahip olmuştur.
|
![]() | |
|
-•— 1600 ilmek/dm?, 9mm -■— 1600ilmek/dm?, 10mm -A— 1600ilmek/dm?, 12,5nm -x— 1600 ilmek/dm?, 14mm |
-*— 2400 ilmek/dm?, 9mm -•— 2400 ilmek/dm?, 10mm -I—2400 ilmek/dm?, 12,5mm ----- 2400 ilmek/dm?, 14mm |
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)